30 Nisan 2014 Çarşamba

Google’dan Akıllı Telefon Devrimi




                Her sene daha iyi bir telefona sahip olmak için bir sürü para verenler veya istediği özellikte telefon bulamayanlar bu haber herkesin ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte.
                Google modüler cep telefonu üretiyor. Project Ara adını verdiği akıllı telefon 2015 yılında 50 dolardan satışa sunulacak. Tabi o çıktığı zaman 50 dolardan satılmaz ayrıca 50 dolara da herhalde sadece kapağını falan satarlar. Bir de ülkemizdeki vergi yükünü düşünürsek bize yine pahalıya patlayacağı kesin. Ama yine de durumu yetenler için büyük bir fırsat bence.
                Telefonun güzel yanı ve ona modüler denmesinin de sebebi şu ki telefonun her türlü donanımını belirlemek kullanıcıya kalmış. Yani sanki araba alırken standart donanımlar haricinde kalan opsiyonel donanımları istek ve zevklerimize göre seçmemiz gibi bir imkanımız var bu telefonu alırken. Telefonun kapağından işlemcisine ram miktarından bataryasına hafızasına ekranına  her türlü donanımına ve hatta yazılımına kadar her şey kullanıcının isteğine göre düzenlenebiliyor.
                Tıpkı legodan oyuncak yapar gibi telefonun parçalarını birleştirip kullanabiliyoruz. Diyelim ki bozulan eskiyen veya arızalı bir parça varsa çıkarıp yenisini takarak telefonu kullanmaya devam ediyoruz. Google bu sayede kullandığı telefonundan memnun olduğu halde bir arıza veya telefon eskidikçe oluşan bir sorun yüzünden başka bir telefon alan ve ona alışmaya çalışan insanlar için de çok önemli bir işe imza atmış oluyor. Modüler teknoloji aynı telefonu yeni parçalar takarak senelerce kullanmayı sağlıyor. 


                Dediğim gibi 50 dolara telefonu alamıyoruz. Project Ara’nın 50 dolarlık “çıplak” versiyonu telefon kapağı, bir Wi-Fi kablosuz bağlantı modülü ve acil durum pilinden oluşuyor. Dokunmatik ekran, video kamera, NAND flash depolama birimi, SIM kart ve hücresel modem gibi parçaları ise ayrıca satın alınıyor. Ama avantajı şu ki herkes bütçesine uygun olan parçayı alabilir. Mesela eğer bilinçli bir kullanıcıysanız çok yüksek frekansta çalışan bir işlemci yerine orta hızda bir işlemci alıp ram miktarını fazla tutarak telefonu rahatlatabilir ve yine hızlı çalışmasını sağlayabilirsiniz. Ama bence bu modüler teknolojinin en güzel yanı kullanılacak pile de bizim karar vermemiz. Piyasada bir çok telefonu kimi zaman çok beğeniyoruz ama şarjı çok çabuk bittiği için vazgeçebiliyoruz. Ben bu telefonda işlemci ve ram gibi telefonun çalışma hızını belirleyecek donanımlardan çok buna önem veriyorum çünkü zaten günümüzde artık yeni nesil telefonlarda kasma donma yavaşlama pek de olmuyor. Yeter ki telefonun işlemcisi ram miktarı ve hafızası yeterli olsun. En azından benim telefonumda ben hiçbir kasma yaşamıyorum. Ama şarj ömrü günümüz telefonlarında genel olarak ortak sıkıntı.
                Peki telefonun boyutları nasıl olacak? Öyle ya, 50 dolara satın alacağınız bir telefon kasasına 9 inçlik tablet ekran takamazsınız. Ancak Project Ara telefonlar 3 farklı boyutta sunulacak: Mini boy, orta boy ve jumbo boy. Mini boy 2 inç ekranlar ve orta boy da 4+ inç ekranlar için. Jumbo boy ise Galaxy Note 3 gibi mini tablet boyunda oluyor ki buna telefon ve tablet arasında bir ürün olduğu için “phablet” diyoruz.
                Google aslında modüler telefon teknolojisini biraz tanıttı birkaç sene önce Android işletim sistemiyle. Şöyle ki Sony, Samsung, Lg gibi üreticiler Android yazılımını alıp kendilerine göre özelleştirebiliyor özel uygulamalar yazabiliyordu. Yani aslında telefonun parçaları değişmiyor ama yazılımın parçaları değişebiliyor bu şekilde yani Google biraz geleceğe yönelik de ipucu vermiş gibi görünüyor.  
                Bence bu teknolojik devrim ile birlikte sektördeki diğer markalar büyük darbe alacak. Artık piyasada en iyi dediğimiz HTC Samsung Sony gibi markalar yerine parça tedarikçi markalar pazara hakim olacak. Böylece ilk kez yan sanayi ana sanayinin önüne geçmiş olacak bu şekilde. Elbette diğer markalar da bu tarz telefon üretebilir bence üretecektir de ama ne kadar rekabet edebilirler orasını bilemiyorum. Ama bu projeyle cep telefonlarında büyük marka devri kapanacaktır.
                Project Ara’nın seri üretim versiyonu 10 mm kalınlığında olacak. Bu belki son model iPhone kadar ince değil (7,6 mm) ancak yeterince ince. Modüler parçaların kalınlığının 4 mm olması ve bunun da genelde 10 mm kalınlığında bir telefon oluşturması planlanıyor.
                Ayrıca bence yakın geleceğin en önemli teknolojisi olacak olan 3B printerler kullanarak modüler parçaları çok daha ince ve ucuza üretmek mümkün. Bu da seri üretimdeki firmaların rekabetini arttıracaktır.
            Google akıllı telefonlara bugüne kadar sadece veri merkezlerinde kullanılan bir teknolojiyi de ekliyor. Telefonun parçalarını cihaz çalışırken değiştirme özelliği.
Örneğin telefon çalışırken ek modül takarak belleğini yükseltebilirsiniz. Bunun için telefonu kapatmak gerekmiyor. Sök-tak işlemlerini ve elektronik kilitlerin yerine oturmasını ise özel bir yönetici yazılımı kontrol edecek.
Öndeki modüller plastik klips sistemiyle takılıyor, ancak arkadaki modüller kalıcı elektromıknatıslarla yerine oturuyor. Bu mıknatısları cihazın pilinden akım çekerek devre dışı bıraktığınız zaman arka modülleri yerinden sökebiliyorsunuz.
Google telefonun arka kapağının sağlam olması için elektromıknatıs sistemin tercih etmiş ve telefonu korumak amacıyla 3B printerda basılan modüler kapaklar tasarlamış. Ancak betona düşünce ne kadar hasar alır kullanırsak görürüz.
Modüler telefonların ilk başta aklımıza gelmeyen avantajları var. Diyelim ki telefonun pili bitiyor ve açık arazide şarj etme olanağınız yok. Siz de internete gireceksiniz ve telefonu kapatmak istemiyorsunuz. Bu durumda kamera modülünü sökebilir ve ana pili desteklemek için kameranın yerine düşük kapasiteli küçük bir ek pil takabilirsiniz.
                Ya da diyelim ki yurt dışında tatile gideceksiniz ve roaming ücreti ödememek için kimseye telefon etmeyeceğinizi biliyorsunuz. Bu durumda hücresel modem yerine flaşlı daha büyük bir kamera takarak, tatil anılarını HD çekimlerle kaydedebilirsiniz. Acil durumda arama yapmak için de Skype veya Viber kullanırsınız.
                Yani anlaşılan modüler teknoloji bütün alışkanlıklarımızı değiştirecek gibi gözüküyor. Yazımın başlığında akıllı telefon devrimi dememin sebebi de buydu zaten.


25 Nisan 2014 Cuma

IŞIK İZLEYEN ROBOT



                Bu yazımda sizlere yakın zamanda hobi olarak yapmış olduğum ışık izleyen robot devresinden bahsedeceğim.
                Öncelikle gerekli malzemelerden bahsedeyim. En başta robotun hareketini 2 adet dc motorla sağlıyoruz. Bunun için bir motor bir tekerlek satın almak yerine takla atan oyuncak araba kullanmak daha basit bir yöntem. Hem de bu oyuncak araçların içerisindeki dişli kutusu sayesinde motor direk tekere bağlanmamış bu sayede daha güçlü bir tork elde edilmiş oluyor. Yalnız bu araçlardaki dişli kutusu ve tekerleri direk söküp devreye dahil etmiyoruz. Bu araçlar ileri ve geri gidebilmek üzere tasarlandığı için bir motora 2 tekerlek ve 9 adet dişli bağlı. Devreye başlamadan önce bu motorun bağlı olduğu dişli kutusunu açıp içerisindeki kullanmayacağımız dişlileri çıkarıp kullanmayacağımız tekerleği de sökmemiz gerekiyor. Bunları yaptıktan sonra kalan tekerleğin de milini biraz kısaltmakta fayda var. Yani motorlar ve tekerlekler için 2 adet takla atan oyuncak araba yeterli. Devreyi monte etmek ve elemanların bağlantısını yapmak için delikli plaket kullanıyoruz. 1 adet pil yatağı 2 adet BD140 transistör 2 adet BC547 transistör 2 adet LED 2 şer adet 47 ohm, 100 ohm, 200 ohm direnç yine 2 adet 10k trimpot ve 2 adet LDR ile son olarak robotu açıp kapatmak üzere 1 adet anahtar kullanıyoruz. Devre 2 adet kalem pille çalışıyor. Işık hassasiyet ayarını trimpotlar üzerinden yapıyoruz. Bu ayar iyi yapılmalı yoksa devre yeteri kadar iyi çalışmıyor. Gün ışığında veya yukardan ışık alan ortamlarda devre kararsız çalışabiliyor bu yüzden de trimpotlar iyi ayarlanmalı. Bunların dışında da devrede önemli bir nokta yok zaten oldukça basit ve maliyeti düşük bir devre.

ROBOTTA KULLANILAN OYUNCAK ARABA 

DEVRE ŞEMASI


 PROTEUS SİMULASYON GÖRÜNTÜSÜ


IŞIK İZLEYEN ROBOT


                Devrenin son bitmiş haline ön tekerlek olarak bir boncuğun içinden tel geçirip teli de plaketin önüne lehimleyebilirsiniz.

 
ÇALIŞMA VİDEOSU

24 Nisan 2014 Perşembe

LG Optimus G İnceleme




                Blogumdaki ilk teknoloji ürünü incelememi şu an kullandığım telefon olan LG Optimus G için yapmaya karar verdim.
                
                 Tasarım

                Telefon 4.7” boyutunda 8.5 mm inceliğinde ve 145 g ağırlığında ve elinize aldığınızda tam olarak ele oturan bir tasarıma sahip. Telefonda yanlardaki açma-kapama-kilitleme tuşu ve ses arttırıp azaltma tuşu haricinde herhangi bir tuş bulunmuyor. Arka tarafındaki kamera çıkıntısı ilk başta beni rahatsız etmişti fakat sonradan alıştım telefonu tutarken de kolaylık sağlayabiliyor. Arka taraf tamamen kristal yansımalı kaplamayla kaplı. Bu sayede görüş açısına ve ışığa göre farklı desenler oluşuyor ve estetik bir görünüm sağlıyor. Ama bana kalırsa estetik görünümü düşünmek yerine başka markalardaki rakiplerinde olduğu gibi tırtıklı mat bir yüzey veya Note 3 de olduğu gibi deri kaplı olsa daha güzel olabilirdi. En azından dokunduktan sonra parmak izi görülmezdi. Ama tabi böyle telefonlar genellikle kılıfla kullanıldığı için arkası çok da önemli değil. Ben de deri cüzdan kılıfla kullanıyorum mesela. Ayrıca kılıfla kullanılmasını da tavsiye ederim darbelere düşmelere karşı daha dayanıklı olması açısından. Dayanıklılık demişken telefonda kullanılan Corning Gorilla Glass 2 ekran koruyucunun ne olduğunu başta anlamamıştım. İnternette biraz baktım Gorilla Glass 2’nin özelliklerine ve ne kadar sağlam olduğunu ve çizilmeyen bir ekran olduğunu öğrendim. Defalarca kılıflı yada kılıfsız düştü ve şu ana kadar hiçbir kırılma çizilme olmadı. Yani telefonun dayanıklılığı fena değil. Telefonun etrafındaki gümüş görünümlü şerit kamera çıkıntısının çerçevesinde de kullanılmış. Bu da telefona daha estetik bir görünüm sağlamış. Kameranın hemen altına LED flaş yerleştirilmiş ve kamera gibi çıkıntılı değil. Alt tarafta micro usb girişi üstte de 3.5 mm kulaklık girişi bulunuyor. Telefonun ön tarafındaki dokunmatik tuşlar telefon kapalıyken veya kilitliyken gözükmüyor. Kullanım esnasında hangi durumlarda yanması gerektiğini kendiniz ayarlayabiliyorsunuz. Ben daha uzun bir şarj ömrü için sadece dokunduğumda yanıp ve bir süre sonra sönecek şekilde ayarladım. Bunların haricinde tasarım için daha fazla bir şey söylemeyeceğim zaten sade ve şık bir tasarıma sahip.
               
                Donanım
                 
                Bence telefonun en güçlü olduğu konu donanımı. 1.5 Ghz 4 çekirdekli Snapdragon S4 Pro işlemci , Adreno320 GPU ve 2GB Ram oldukça iyi bir performans sağlıyor. Bu performansıyla piyasadaki en iyi diye tabir edilen telefonlarla kapışabilecek bir güçte. Real Racing 3 Asphalt 8 NFS Most Wanted gibi büyük boyutlu oyunlarda bile en ufak bir takılma olmuyor. Ben çoğu zaman müzik dinleyerek oyun oynarım o zaman bile takılma kasma yaşamadım. Sadece uzun süreli oynamada biraz ısınma yapabiliyor ve ısınma sebebiyle ekran parlaklığı otomatik olarak düşürülüyor ama zaten şarj daha uzun gitsin diye %50 parlaklıkta otomatik modda kullanıyorum ve o halde bile diğer telefonlarda olduğu gibi güneşli havada ekranın görünmemesi gibi bir durum asla olmuyor. Telefonun ara yüzü de oldukça akıcı ve hiçbir şekilde kasma yaşanmıyor. Donanım özelliklerini bir tablo halinde yazarsak ;

Çip set : Qualcomm MDM9615/APQ8064
İşlemci :
1.5GHZ Qualcomm Snapdragon S4 pro (Quad Core)
GPU : Adreno 320
Ram : 2 GB
Sensörler : İvme ölçer, Jiroskop, Yakınlık Ölçer, pusula
GPS : A-GPS,Glonass
Bağlantı : Wi-Fi 802.11 a/b/g/n,2G,3G(HSDPA 900 / 2100),4G
Hafıza : 32 GB (25 GB kullanılabilir)

                Performans

                Daha önce de dediğim gibi performans konusunda çok iyi bir telefon. Snapdragon S4 işlemci ve True HD IPS+ ekran birbiriyle çok uyumlu çalışıyor bu da en zorlu oyunlarda bile kendini belli ediyor. Yani telefonun performansı için söylenecek çok bir şey yok Eco Mode da bile telefonda bir kasma olmuyor. Ayrıca şarjın daha fazla gitmesi için Eco Mode da kullanmayı tavsiye ederim.
               
                Ekran

                True HD IPS+ ekran neredeyse Full HD kalitesinde bir görüntü sağlıyor. Telefonun donanımından sonra gelen en güzel özelliği de ekranı denilebilir. Yalnız uzun süreli kullanımda ısınma yaparsa ekran parlaklığı düşüyor onun haricinde de ekran için söylenecek pek bir şey bulamıyorum.
               
                Hafıza

                Telefonun bir güzel özelliği de 32 GB lık dahili hafızası. Bence dahili hafızanın yanında bir de SD kart desteği olsaydı daha güzel olurdu ama bu sefer de diğer androidlerde yaşanan hafıza sorunları yaşanacak ve root olayını bilmeyenler için sıkıntı olabilecekti belki. Yine de 25 GB lık kullanım alanı oldukça yeterli bir kapasite. Diğer markalarda olduğu gibi 16 GB veya 8 GB lık bir hafızanın olmaması güzel bir olay 4 GB hafızası olan androidlere söyleyecek bir söz bulamıyorum zaten. Zaten hafızanın bir kısmını kullanamıyoruz en azından kapasitesi yüksek olmalı ve bu telefondaki 32 GB lık kapasite ihtiyaçları karşılayacak nitelikte. Bence bütün telefonlar için de 32 GB hafıza minimum seçenek olmalı artık.

                Pil

                Telefonun pili 2100 mAh. Rakiplerine göre çok da iddialı sayılmaz. Ama ben kullanıcısı olarak biliyorum Eco Mode açıkken %50 ekran parlaklığında ortalama 1 gün şarjı gidiyor. Zaten piyasadaki android işletim sistemli telefonlar da genel olarak 1-1.5 gün gidiyor şarjları. O yüzden pil konusunda da pek sıkıntı yaşatmayacak bir telefon diyebiliriz.
               
    Ses

                Ses konusunda piyasada HTC gibi bir marka varken bu telefon onların yanında sönük kalıyor. Ama HTC gibi bu konuda en iyi olan markayla kıyaslamazsak diğer rakipleriyle arasında çok büyük farklılıklar yok. Kulaklığa gelirsek LG Quadbeats kulaklık telefonun orijinal kulaklığı ve mükemmel bir ses izolasyonuna sahip. Bu sayede çok güzel bir ses kalitesi var ve özellikle bass yoğunluklu şarkılarda çok güzel bir ses veriyor.
               
   Kamera

                13 MP’lik kamera gündüz çekimlerinde çok kaliteli bir görüntü sağlıyor fakat gece için özellikle ön kamera çok da iyi bir performans sergilemiyor. Gece çekim yaparken zoom yapmadan yine fena sayılmayacak bir görüntü veriyor fotoğraflarda ama videolar için aynı şeyi söyleyemiyorum. Bu telefon kamera konusunda rakipleriyle özellikle gece çekimlerinde pek de yarışabileceği söylenemez. Nokia’nın reklamlarında neden kamerayı vurguladıkları biraz anlaşılıyor. Piyasada en iyi kameraya Nokia ve HTC sahip diyebilirim. Ama bu fiyatlarda bir telefon için sadece gece çekimlerinde görüntü kalitesi çok iyi değil diye telefona kötü demek de haksızlık olur.
               
 Yazılım

                Yazılım olarak Android’in son sürümü olan 4.1.2 Jelly Bean kurulu. Gayet basit ve anlaşılır kullanımı kolay bir yazılımı var. Ayrıca LG bu yazılıma farklı birkaç özellik eklemiş. Örneğin Quickmemo özelliği yani ekran görüntüsünün üzerine bir şeyler yazıp çizebiliyorsunuz. Bir başka özellik de QSlide fonksiyonu. Bu fonksiyonla aynı anda iki farklı ekranı görüntüleyebiliyorsunuz. Mesela video izlerken aynı anda mesaj yazmak veya internete girmek gibi.  Yani yazılım olarak gayet akıcı basit güzel ve kullanışlı bir yazılım kullanılmış diyebilirim.

            Genel Olarak

                Yani kısacası telefonun kötü diyebileceğimiz pek bir özelliği yok. Zaten internet sitesinde de yazdığı üzere popüler bir tüketici dergisine göre 11/2012 itibariyle ABD’nin en iyi akıllı telefonu seçilmesi de telefonun kalitesini kanıtlar nitelikte. Türkiye’de sadece Teknosa ve Turkcell’de satılan bu telefonu ben Teknosa’dan 1200 TL’ye almıştım. Verdiğim paraya göre piyasadaki diğer telefonlara kıyasla paranın hakkını veren bir telefon. Herkese de tavsiye edebilirim.

23 Nisan 2014 Çarşamba

Yakıt Tasarrufuyla İlgili Önemli Notlar




Bu yazımda turbo beslemeli araçlarda yakıt tasarrufu ile ilgili genel olarak bilinen yanlışlardan bahsedeceğim.
            
               Genel olarak araç kullanımında insanlar yakıt tasarrufu için yolun boş olduğu durumlarda veya yokuş aşağı giderken vitesi boşa alırlar böylece yakıttan tasarruf yaptıklarını zannederler. Aslında doğru, araç tabi ki viteste giderken bulunduğu devir aralığında harcadığı yakıtı harcamaz boştayken. Ancak bunun da riskleri vardır. Genelde insanlar vitesi boşa atınca aracın stop edebileceğini ve direksiyonun kilitlenebileceğini düşünür ve hareket halinde oldukça tehlikeli bir durumdur. Araç vites boştayken kolay kolay stop etmez fakat ederse de anahtar kontakta olduğu için direksiyonun kilitlenmesi söz konusu olmaz. Tabi anahtarsız çalışan bir araçta durum nasıl olur onu bilemem hiç öyle bir tecrübem olmadı. Yalnız vitesi boşa atmanın şu riski vardır ki önemli bir konu frenler şişebilir. Bu yüzden benim tavsiyem vitesteyken ayağı gazdan çekmek. Yol bilgisayarı olan araçlarda deneyip görebilirsiniz ben denediğim için söylüyorum aracı yokuş aşağı veya düz yolda boşa atınca minimum da olsa bir yakıt harcaması oluyor fakat ayağı gazdan çektiğimiz zaman yol bilgisayarı yakıt tüketimini sıfır gösteriyor. Yani bilinenin aksine boşa atmaktansa vitesteyken ayağı gazdan çekmek yakıt tasarrufu açısından daha mantıklı bir kullanış olur.

                Gelelim bir başka konu olan yüksek viteste düşük devir kullanınca daha az yakıt tüketimi olacağı düşüncesine. Bu düşünce tamamen yanlıştır diyemeyiz tabi ama turbo beslemeli araçların yapısı biraz daha farklı. Atmosferik motorlu araçlarda yüksek viteste düşük devir kullanmak yakıt tasarrufu sağlar. Fakat turbo beslemenin yapısı atmosferik motora göre farklılık gösterir. Atmosferik motorlar yanma odasında atmosfer basıncındaki yani 1 bar olan havayı alır ve yanmayı gerçekleştirir. Bu yüzden de yükseklere çıkıldığında atmosferik motorlarda güç kaybı görülebilir. Turbo motorlar ise yanma odasına havayı minimum 1.5-2 barla basar. (Marka ve modele göre bu durum farklılık gösterebilir.) Böylece yanma odasındaki daha fazla oksijenden dolayı daha iyi bir patlama gerçekleşir ve daha fazla güç alınır. Turbo motorlarda 2000 d/d’ye kadar basınç üretimine başlama ve maksimum basınca tırmanma dönemidir ve bu tırmanma da maksimum yakıt beslemesi gereken dönemdir. Bu yüzden 2000 d/d ‘nin altında araç kullanılması basıncın hep üretilme ve tırmanma zorlamasının var olması nedeniyle yakıt tasarrufu açısından olumsuz bir durumdur. Zaten bu yüzden de otomatik vites kullanmak tercih edilebilir. Bundan dolayı manuel vitesli turbo beslemeli motora sahip bir araç kullanırken yüksek viteste düşük devir kullanmak yerine aracı olması gereken devirde ancak çok da zorlamadan kullanmak yakıt tasarrufu açısından daha avantajlıdır. Benim tercihim ortalama 2300 d/d ile 3000 d/d arasında kullanmak. Benim kullandığım araç dizel olduğu için bu devir aralığında gittiğim zaman optimum yakıt tüketim değerlerinden pek sapma olmuyor. Hatta bu şekilde kullanarak uzun yolda tek depoyla yaklaşık 1400 km yol gittim. (Aracım 2011 Model Renault Clio Grand Tour, Yakıt Deposu 55 Litre)   

                Yani kısacası eğer aracınız turbo beslemeli bir motora sahipse vitesi boşa atmak yerine vitesteyken ayağınızı gazdan çekin ve yüksek viteste düşük devir kullanmak yerine 2000 d/d üstünde ortalama bir devir aralığında kullanın. Bu sayede yakıt konusunda teknik özellik kılavuzunda yer alan değerlere yakın bir değerde aracınızı kullandığınızı fark edeceksiniz.